Avrupa Birliğinde eğitim, temel olarak üye devletlerin sorumluluğundadır. Bununla birlikte, Avrupa Birliği'nin İşleyişi Hakkında Antlaşması'nda belirtildiği üzere AB'de eğitimin kalitesinin artırılmasını sağlamak, kültürel zenginliği korumak ve ortak kültürü geliştirmek için üye devletler arasında işbirliğinin desteklenmesi öngörülür. Bu çerçevede Avrupa Birliği tarafından 1990’lı yıllarda benimsenen Açık Koordinasyon Yöntemi 2000 yılında hazırlanan Lizbon Stratejisi ile birlikte eğitim alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Açık koordinasyon yönteminde hedefler ve göstergeler belirlenmekte ve bu hedeflere ulaşmak için ülkeler arasında iyi uygulama örnekleri ve politikalarının paylaşılmaktadır.
Avrupa Birliğinin daha rekabetçi ve dinamik bir ekonomiye sahip olmasını amaçlayan Lizbon Stratejisi kapsamında Eğitim ve Öğretim 2010 Çalışma Programı hazırlanmış program çerçevesinde 8 adet akran öğrenme grubu oluşturulmuştur.Akran Öğrenme Grupları ile Avrupa düzeyinde politika yapıcıların ve uygulayıcıların Akran Öğrenme Aktiviteleri yoluyla deneyim paylaşımı ve işbirliği amaçlanmıştır.Ardından 2010 yılında hazırlanan Avrupa 2020 Stratejisi kapsamında akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme çerçevesinde istihdam, eğitim, sosyal içerme, Ar-Ge, iklim ve enerji konularında birbirini destekleyen hedefler belirlenmiştir. Erken okul terk oranını % 10 seviyesinin altına düşürmek, ve 30-34 yaş aralığındaki genç nüfusun yükseköğretim mezuniyet oranını en az % 40 seviyesine yükseltmek bu hedefler arasında yer almaktadır. AB 2020 Stratejisi kapsamında "Eğitim ve Öğretim 2010" çalışma programından elde edilen çıktılar değerlendirilerek Eğitim ve Öğretim 2020 Çalışma Programı hazırlanmıştır. Program; oluşturulan çalışma grupları ile yine açık koordinasyon yöntemi kullanılarak Eğitim ve Öğretim 2020 Stratejisi ile belirlenen hedeflere ulaşmayı hedeflemektedir.
'Eğitim ve Öğretim 2020 "Stratejisi dört stratejik hedef sunmaktadır. Bunlar;
Hayat boyu öğrenmeyi ve hareketliliği gerçekleştirmek;
- Eğitim ve öğretim sistemlerinin kalitesini ve etkinliğini artırmak;
- Eşitliği, sosyal uyumu ve aktif vatandaşlığı teşvik etmek;
- Eğitimin her seviyesinde girişimcilik dâhil, yaratıcılık ve yenilikçiliğe yönelik çabaları artırmak.
'Eğitim ve Öğretim 2020 hedefleri çerçevesinde ayrıca aşağıdaki göstergeler oluşturulmuştur:
- Yetişkinlerin en az % 15’inin hayatboyu öğrenime katılımının sağlanması,
- Okuma, matematik ve bilim alanlarında 15 yaş grubunda başarısızlık oranının% 15 altına düşürülmesi,
- Eğitim ve öğretimi erken bırakma oranının (18-24 yaş) %10’un altına indirilmesi,
- 30–34 yaş aralığında yükseköğretimi tamamlama oranının en az % 40 olması,
- 4 yaş ile zorunlu ilköğretim yaşı arasındaki çocukların en az % 95’nin okul öncesi eğitime katılımının sağlanması,
- Yükseköğretim mezunlarının en az %20 ve 18-34 yaş aralığında olup mesleki eğitim almış olanların %6’sının eğitimlerinin bir kısmını yurt dışında gerçekleştirmesi,
- İstihdam edilen mezunların oranının (20-24 yaş aralığında, en az lise mezunu ve 1 ila3 yıl önce mezun olanlardan) en az %82 olmasıdır
Türkiye, Avrupa Birliği'nin Eğitim ve Öğretim 2010 hedeflerini ve daha sonra belirlenen Eğitim ve Öğretim 2020 hedeflerini de benimsemiş olup bu hedefler doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir.
Türkiye, Eğitim ve Öğretim 2020 göstergelerinde ilerleme kaydetmeye devam etmektedir. Örneğin erken okul terkleri 2006’da %48.8 iken sürekli azalarak 2017’de 2019’da %33’e 28.7’ye düşmüş, yükseköğretimi tamamlama oranı 2006’da %11.9 iken sürekli artarak 2017’te 2019’da %2731.1’e 4’e yükselmiş; hayatboyu öğrenime katılım oranı 2006’da %2 iken 2017’te 2019’da %5.8’e 7’e ulaşmış; erken çocukluk eğitimine katılım (4-5 yaş) 2006 yılında %23.2 iken 2017 2018 yılında %4559,7‘ye yükselmiş, yeni mezunların istihdam oranı 2006 yılında %46.9, 2016’da 2018’de ise %6157,1’olarak 8’olarak gerçekleşmiştir.
- Ülkemiz Erasmus + kapsamında Avrupa Birliğinin eğitim ve gençlik alanındaki hareketlilik faaliyetlerine aktif şekilde katılım sağlamaktadır. AB Eğitim ve Gençlik Programlarının ülkemizde uygulanmasından sorumlu olan Türkiye Ulusal Ajansı 2004 yılından itibaren faaliyetlerini yürütmektedir.
- Türkiye özellikle yüksek öğretim sisteminde Bologna Sürecinde, Hayat Boyu Öğrenme ve Gençlik programlarına ve cinsiyet dengesi ile ilköğretime katılım konularında önemli bir gelişme göstermiştir.
- Eğitim arenasındaki yatırımlar artış gösterdikçe, eğitime katılım oldukça artmıştır. 2012-13 öğretim yılı için hedefleri erken çocukluk eğitimi %50, ilköğretim ve ortaöğretimde % 100'dür. Ayrıca, özellikle özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için ve temel eğitim teknolojisi yatırımlarında eğitim olanaklarının altyapısında önemli bir artış son yıllarda gözlenmiştir.
- Türkiye Haziran 2009'da 2010-2013 için Yaşam Boyu Öğrenme (YBÖ) Stratejisini ve Şubat 2010 yılında ve Eylem Planını kabul etti. Bu strateji hükümet kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel hükümet organlarını içermektedir. Bu çok boyutlu strateji, dezavantajlı grupların, kız öğrencilerin ve eğitime erişmek isteyen yetişkin öğrencilerin YBÖ süreçlerini teşvik etme ve bu paydaşlar arasındaki işbirliğini oluşturmayı hedeflemektedir.
Avrupa referans araçlarının, Türk eğitim sistemi üzerinde önemli bir etkisi ve reform sürecinin hızlanmasına katkısı olmuştur. Bu etkiyi yaratan referans araçları Bologna Süreci (Bölüm 7'ye bakınız) olarak ifade edilebilir. Türkiye, son zamanlarda AB programları aracılığıyla, hem öğrenci hareketliliği ve öğretmen / öğretim elemanı noktasında son derece etkin bir hale gelmiştir. Öğrenci hareketliliği ve öğretmen ve öğretim elemanı hareketliliği ve değişimi konuları aşağıdaki gibi ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
Türkiye'de uluslararası öğrenci hareketliliği daha çok yükseköğretim düzeyinde görülmektedir. Yurt dışından Türkiye'ye hareketlilik çoğunlukla komşu ülkelerden (Suriye, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Afganistan ve Irak) ve Asya ülkelerinden gerçekleşirken, genellikle yurt dışında öğrenim görmek isteyen Türk öğrencileri, ABD ve Avrupa ülkelerini (özellikle Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere) tercih etmektedir. AB ülkeleri içinde, öğrencilerin nispeten az sayıda Türk üniversitelerini tercih ettiği görülmektedir.
Giden öğrenciler açısından Erasmus hareketlilikte Türkiye'nin payı, bütçe ödenekleri içindeki payının yarısına yakındır. Türkiye’nin sadece 2004-05 yılından itibaren Erasmus’ta yer almaya başladığı göz önüne alındığında, yükseköğretimdeki öğrenci hareketliliğinin önümüzdeki yıllarda artmaya devam etmesi beklenmektedir. Türkiye hâlihazırda, Avrupa Yükseköğretim Alanı’nda, Rusya’dan sonra öğrenci sayısı en yüksek ikinci ülke durumundadır. Bu durum, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmaktadır. Ulusal raporlarda öğrenci hareketliliğini etkileyen temel unsurlar aşağıdaki şekilde listelenmektedir.
Eğitim ve Öğretimde 2020 Avrupa İş Birliği İçin Stratejik Çerçevesi ile doğru orantılı olarak, yenilik ve yaratıcılık gibi unsurların eğitim seviyeleri ne olursa olsun teşvik edilmelidir. Daha esnek iletişim ortamları yaratmak amacıyla karşılıklı bağları sağlamak için, işletmeler ve eğitim kurumları arasındaki iş birliği geliştirilmelidir.
Yaratıcılık, yenilikçilik ve girişimcilik açısından, fen ve matematik eğitimini teşvik eden, hem öğrenci ve öğretmenin matematik, fen ve teknolojiye olan ilgisini artıran hem de öğretmen işbirliğini teşvik etmek gibi önemli misyonlara sahip ulusal kaynak merkezleri bulunmaktadır.
Türkiye'nin AB'ye katılım yolunda eğitim alanındaki reform çalışmaları, Lizbon süreci ve Bologna süreci ile birlikte ele alınabilir. Türkiye bu süreçlerin hepsini benimsemektedir. Bu reform çalışmaları, Kalkınma ve eğitim arasındaki ilişkilerle birlikte Lizbon amaç ve hedeflerini değerlendirmektedir.
İlköğretimin genel ve özel amaçları, Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirlenmiştir:
- Her Türk çocuğuna temel bilgi, beceri, davranış ve iyi bir vatandaş olmak için gerekli alışkanlıkları kazandırmak ve onları ulusal manevi anlamda uygun yetiştirmek,
- Kendi ilgi, yetenek ve kabiliyetlerini geliştirerek her Türk çocuğunu bir üst eğitim seviyesine hazırlamak.
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, ilköğretimin amaçlarını daha kapsamlı bir şekilde tanımlamaktadır. Yönetmelik, ayrıca ulusal ve evrensel kültür değerleri hakkında bilgi almak, çok yönlü gelişmeleri takip etmek, doğayı tanımak ve korumak, çağdaş teknolojileri kullanmak ve bilgiye ulaşma teknikleri hakkında bilgi edinmek için yardımcı olacak hedefleri vurgulamaktadır. Bu çerçeve çalışması kapsamında, bilimsel düşünme, girişimciliğin pekiştirilmesi, Türkçenin etkili ve yetkin bir şekilde kullanılması, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme gibi becerilerin yanı sıra iletişim, problem çözme, akıl yürütme, sorgulama, bilgi teknolojileri ve girişimcilik alanlarında öğrencileri geliştirmeyi hedeflemektedir.